Saturday, February 3, 2007

Engin Günaydın: "Ünlü olmak o kadar kolay ki... Ben de beceriksizi oynayarak ünlü olacağım"



* Stand up'çı diye anılıp da, bu kuyrukta ön sıraya geçenler kimler?
Önde olan zaten yeterince "fırlamadır." Onlar kendisini bilir. Benim söylememe gerek yok

* Anlaşılan o kadar da beceriksiz bir insan değilsin. Çünkü her şeyi planlamışsın.
Plan yapmaktan nefret ederim. Ama mecbur kaldım. Hayat geçip gidiyor ve her şeyi bazı kurallara bağlamışlar. Ve bu benim hiç hoşuma gitmiyor.

* Bu kuralların dışına çıkabilecek misin?
Tiyatro ile çıkabileceğimi düşünüyorum. Tiyatroda istediğim oyunu oynayabilirim..

* Seyirci gelmezse oynayamazsın...
Seyirci bana gelir.

* Seyircinin nabzına göre bir oyun oynayacaksın ki gelsin. Gelse de, şartlanmış bir seyirci gelecek. Onun beğeni düzeyi senin istemediğin sınırlar, kurallar koyuyor. Bu bir kısır döngü değil mi?
Ben seyirciye enerjisi çok yüksek bir gösteri sunacağım. Fark burada. Zaga'da da on dakikalık bir performans sergiliyorum ama sonra yorgunluktan uyuyup kalıyorum. O gerçeğin içine girmek insanı inanılmaz şekilde yoruyor. Gelenler bu enerjiyi hissedecek

Espri yok ama herkes gülecek

* Gösterinin ismi "O Hikâyedeki Mal Benim" adını taşıyor. Hangi hikâyedeki, hangi mal sensin?
Demin anlattığım, kuyruğun en arkasındaki adamın hikayesi bu. Bir kahramanın değil, ahmak durumuna düşen adamın hikayesi. Aslında hedeflediğim, iç dünyamı, nasıl bir insan olduğumu, neye gülüp neye gülmediğimi seyirciye tarif etmek. Onlarla sohbet edeceğim. O hikâyedeki mal, benim gerçekten. Bu farklı bir oyun. Bu oyunda hiç espri yok. Ama çok gülecekler..

* Hiç espri yok mu? O zaman neye gülsün insanlar?
Biraz seyirci ile birlikte gerçekleşen bir oyun bu. Bir performans aslında. Gerçekten bir oyuncunun yüksek bir performansını görecekler. Bu konuda iddialıyım.

* Tekst yok, köşe taşların belli... Oyun sırasında seyirci ile kurduğun diyaloglarla oyunu yönlendireceksin. Doğru anlamış mıyım?
Evet... Her seans farklı olabilir. Bir oyuncunun sahne üzerinde performansını görecekler.

* Peki komikliği nerede bunun? "Komik değil ama çok gülecekler" dedin..
Aslında bu benim, Zaga'da, Zabıta İrfan'da, Size Baba Diyebilir miyim'de yaptıklarımdan farklı bir şey değil. Oralarda da hiç espri yapmadım. Her şey benim dünyamla alakalıydı ama herkes güldü. Çünkü ortada bir gerçeklik duygusu vardı ve bu insanlara geçiyordu. Bu sefer de öyle olacak. Bir on yıl göz açıp kapayıncaya kadar geçti zaten... 10 yıl sonra da hiç bir şey yapamamaktan şikayet etmek istemiyorum..

* Ama 10 yılda sağlam bir temel atmışsın!
Bütün güvencem geçmişle ilgili. Geçmişimde yaptıklarımdan dolayı garanti verebiliyorum kendime. Yeni çıkmış genç birisi olsam işim zor ve tehlikeli olurdu. Benim için rolü üzerime giymek hiç zor değildir... Samimi olup olmadığını seyirci hemen anlar.

Babam memurdu, annem çarşaflı

* Nasıl bir çocuktu Engin Günaydın? Bugünlere nasıl bir altyapıyla geldi?
Tokat'ın Turhal'ında doğdum. Babam Babam Devlet Demir Yolları'nda memurdu. Annem çarşaf giyerdi. Kalabalık bir aileydik, kahkaha eksik olmazdı. Yer sofrasında yemek yiyerek geçen bir çocukluğum var.

* Peki tiyatro nasıl başladı?
Ankara Hacettepe Devlet Konservatuarı'na girdim. Yatay geçişle İstanbul'a geldim... Başarım, herhalde çok fazla yer değişitirmemden kaynaklanıyor. Değişik yerler görünce, insan kendinden daha emin oluyor. Çünkü artık herkes birbirine benziyor...

Kız arkadaşımı da oyuncu yapacağım
* Evli misin?
Kız arkadaşımla birlikte yaşıyorum. Ekonomi mezunu ama güçlü bir oyuncu olacağını düşünüyorum. Filmimde de var.

* Nasrettin Hoca'nın ipe un serme fıkrasındaki gibi. Önce sahneye çıkacaksın, tiyatronu kuracaksın, sonra filmini çekip sevgilini oynatacaksın, o da çok iyi bir oyuncu olacak...
Aynen. Koyunları telden geçirelim hele.

* Sevgilinin ünlü olma tarihi aşağı yukarı ne zaman?
Ünlü değil de iyi bir oyuncu olacak gerçekten. Filmi seneye çekmeyi düşünüyorum. İki üç milyon seyirci gelsin diye bir derdim yok. 200-300 bin kişi gelsin ama "iyi film" desinler. Küçük bakıyorum işe.

* Allah aşkına bu nasıl küçük bakmak? Stand up'ını yaptın, tiyatronu kurdun, filmini çektin..
Yaptığım işi herkes beğensin diye bir derdim yok benim. Küçük bir lokantam var diyelim. Sadece kuru fasulye yapıyorum. İyi kuru fasulye yemek isteyenler gelsin yeter bana.

No comments: